Üzerinde bir ağırlık ve kırgınlık. Üşütmüş olmalı. Elbiselerini giyerken kendisini birazdan kaçınılması mümkün olmayan bir çarpışmaya hazırlık yapan bir savaşcı gibi hissediyor. Yeşil Gözlü'nün her sorusu bir ok. Her bakışı bir kılıç. Her susuşu aşılması gereken bir sur.
Hatun: - Eee hadi Meftun, çaylar soğuyor.
"Bırak soğsun. Kelimeler, hadiseler ve zaman... " Ne acelemiz var! Soğuyan çay kaynatılabilir, sökük dikilebilir, kaybedilen para kazanılabilir. Ama ya kelimelerin o anki ifadesi? Hadiselerin hissettirdikleri? Zamanın flulaştırdığı duygular?
Meftun: -Geliyorum.
Geldi. Terasta özenle hazırlanmış bir sofra. Terasın açıklığından o engin boşluğa baktı. Derin bir nefes aldı. Kolları, bacakları ve omuzlarında bir gerginlik. Beli tutuk. Hava alışılmadık bir biçimde güneşli ve berrak. Yeşil Gözlü elinde çaydanlıkla geldi.
"İmkânın sınırlarını öğrenmek için imkânsızı denemek lazım" Nedense içinden bu cümle akıyor.
Hatun: - Burası güzelmiş. Biliyorsun güneşi severim. Dün gece zifiri karanlık içinde bana kasvetli ve korkutucu gelmişti. Bu teras için bile değer. Hava da tertemiz.
Meftun: - Evet güzel ama pek nadir buraların güneşi. Bir günde çok mevsim yaşıyor insan. Bir insanda bütün hayatları yaşamak... Her şey gibi insan da tekte toplanıyor ve dürülüyor. O karanlık ve sessizlik ürkütücü. Bana hatırlattığı o sahil yürüyüşlerimizde denizin bana ilham ettiği şey oldu. Dalgalar kıyıya vurmasa aslında deniz ne kadar da sessiz ve derin. Sahile vurduğu yerde ise sığ ve gürültülü. İnsan da öyle... Dünya kıyısına vurduğu ve şuurun uyanık olduğu zamanlarda sözlerimiz ne kadar yetersiz fakat gürültülü değil mi? Halbuki insan ruhu muazzam bir derinlikte ve müthiş bir sessizlik içine gömülü. Sözler insana kıyı... Sözler insanda gürültü... Sözler insanın fısıltıları... Sözler insana berzah... Berzahta aşk...
Hatun: - Ve sözde kavuşuyoruz!
Mefun: - "Sükûtun söyledikleri..", "Nazarların sohbeti.." Ne güzel söyledin! (Hayrette! Yeşil Gözlüden beklenmedik bir çıkış...)
Hatun: - Sessizliğin sesinde toplu bütün besteler...
Meftun: -Aynen bir ve tek ruhumuzun kelimelerle çoğalarak belirişi gibi. Ruhlarımız da bir ve tek O RUHUN çoğalması ve belirişi... Emaneti anlıyor musun? Bize tanınmış o var olma imkânını? Biz O'nun ifadesi olabiliyor muyuz!? Kelimeleri! Fakat bu imkânsız!
Hatun: - İmkânın sınılarını öğrenmek için imkânsızı denemek lazım...
Meftun: -Neyle Hatun? (memnun ve şaşkın bir gülümsemeyle)
Hatun: - Aşkla!
Meftun: -Eyvallah Hatun eyvallah!..
* * *
Acaba kelimelerde de o kaygı ve ızdırap var mı? Yani bize vatan ve evladımıza rahim olabilmek ızdırabı... Rahim; koruyan ve kollayan ya! Erkeğinin şahsiyetini bir manto gibi kuşanan kadın... Kadın erkeğe ifade imkânı ve onu çoğaltan. Kelimeler aynı deniz gibi dalga dalga. Kadın gibi... Erkeğinin kıyısına her vuruşunda bir gürültü ve ifade halinde evlatlar veren.
"Aşkla!" derken ne kadar da haklı! O denizin karaya kavuşmak için bitmek tükenmek bilmeyen çabası "imkânsızı denemekten" başka ne ki! Böyle olduğu içindir ki, imkânın sınırları dalgalar vücut bulabiliyor.
O olmak imkânsız! O'nsuz olmak imkânsız... "Haklı olmanın Hakka mani olduğu yerde haksız olmayı tercih edene aşık denir..." Taaa o güne kadar ki haklı olmak yol olabilsin Hakka...
İyi ve doğrunun olmadığı yerde güzel de yoktur. Öyle ise erkeğin olmadığı yerde de kadın!
* * *
Meftun: - Öyle ise!?
Hatun : - "Hakikat doktor neşterine benzer. Ancak korkusunu yenip teslim olabilene şifadır."
Meftun: - Hatun!
Hatun: -Efendim!
Meftun: - Sana ne olmuş böyle? (Telaşla) Ne olmuşsa olmuş ama güzel olmuş, yanlış anlama!
Hatun: - Dediğin gibi ne olmuşsa olmuş. Tadını çıkaralım. Şöyle bir keyif çayı koyayım da önce... Sohbeti derinleştirelim. Anlat bana. Senin ifadenle mücerret fikre dalalım. Bizzat mücerrete dalmak haddimiz olmadığına göre... Bahr içi hayatı nefesimiz yettiğince kurcalayalım!..
Meftun: -Kurcalayalım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Anafor-1 Whatsapp Gurubu
[25/3 14:39] Abdullah Kuloğlu: Fakat ne durumda olursanız olun biz burada müfredatı adım adım takip edeceğiz. [25/3 14:39] Abdullah Ku...
-
TAKDİM Bu kitapçığın hazırlanış gayesi Büyük Doğu-İbda Dünya Görüşü'nü tanımayan fakat belli bir İslamî müktesabat...
-
Diyalektik bilenlerin bildiği gibi "hareket halinde" yani dinamik bir ima içerir. Batı felsefesinde diyalektik ve formel mantık ş...
-
Üzerinde bir ağırlık ve kırgınlık. Üşütmüş olmalı. Elbiselerini giyerken kendisini birazdan kaçınılması mümkün olmayan bir çarpışmaya hazırl...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder