3 Ağustos 2017 Perşembe

Takiyettin Mengüşoğlu Vesilesiyle




Nicolai Hartmann üzerine bir araştırma yaparken Takiyettin Mengüşoğlu'nun O'nun öğrencisi olduğunu öğrendim. İstanbul Üniversitesi yayınlarından çıkmış bir kısım eserler vs derken sahaflarda bulduğum eserleri oldu. Bunlardan bir tanesi "Kant ve Scheler'de İnsan Problemi-Felsefi Anthropologi İçin Bir Hazırlık" adlı çalışma. Elimdeki eserin baskısı 1969 yılına ait fakat çalışma 1949 yılında yapılmış.

Varlığın dualitesi üzerinden İnsan'nın dualitesine doğru bir kıvrılış ve bunun aklın sınırları bahsine dair Kant'ta aldığı şekil.

Aklın, Emir Alemi ile Halk Alemi arasında berzah bir keyfiyet belirtmesi ve yerinde ruh anlamı içinde kullanılabilmesi... Bunun Kant'ta aldığı şekle şahitlik etmek doğrusu ilginç. Takiyettin Mengüşoğlu'nun eserde ısrarla vurguladığı Kant'ın bazılarınca yanlış anlaşıldığı meselesi gayet önemli. Empristlerin ve rasyonalistlerin anladığı gibi değildi hiç bir zaman mesele. Yani Kant "hür aklı" önemsizleştirmiş ve rasyo denilen türden bir aklı yüceltmiş falan değil. Aksine bu ikili yapının kaçınılmaz olduğunu ve ispata konu olmasa da "hür aklın" ürünlerinin insanı insan yapan akıl olduğunu vurguluyordu. Aksi halde insanî oluş ve kuruluşlardan bahsedilemez. Dahası bu hür akıl olmasa rasyo'nun teşekkülü de mümkün olmazdı. Ne var ki, Kant hür aklın da sınırlılığı meselesini atlamış görünüyor. Veya en azından bu meseleye hiç girmemiş. En önemli eksiği de bu.

Mesela adalet zaruridir. Lakin iş tafsile geldiğinde adaletin mahiyeti konusunda hür aklın söyleyebileceği bir husus yoktur. İster istemez Batı'nın düştüğü keşmekeş ve sonu gelmez spekülasyonların zeminide buralarda bir yerlerde.

Salih Mirzabeyoğlu'nun neredeyse bütün eserlerinde söylediği husus; Mutlak Fikir şart.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder