9 Ağustos 2017 Çarşamba

BD-İBDA'da "DİYALEKTİK"-1

Diyalektik bilenlerin bildiği gibi "hareket halinde" yani dinamik bir ima içerir. Batı felsefesinde diyalektik ve formel mantık şeklinde, bağlı olunan felsefi ekolün keyfiyetine ve özüne bağlı olarak, yerinde temel ayırt edici bir kriter olarak yer almış bir husus bu. Kant, Hegel, Marks gibi son dönem sistemci felsefelerinde rahatlıkla görülebileceği gibi diyalektik, doğrusu yanlışı bir tarafa varlığın özüne ilişkin bir zorunluluk ifade eder. 

Batı felsefesinde metod tartışmaları fikri temin eden form meselesi demek olduğundan üzerinde oldukça iddialı çıkışların ve karşı çıkışların sahnelendiği bir saha olmuştur. Her felsefenin temel aldığı "peşin fikri" ispat sadedinde ortaya koyduğu metodun aslî bir yer tuttuğu düşünülecek olursa bu tartışmaların olması da gayet tabiidir.

Batı Felsefesine karşılık, İslâm Hikemiyatı söz konusu olduğunda ise BD-İBDA Dünya Görüşü'nü temin eden tefekkür metodunun ne olduğu meselesinin billurlaştırılması gereği açıktır. Zira bir dünya görüşünün hayatiyetini muhafaza edebilmesi için öncelikle "TEFEKKÜR USÛLÜ"nün anlaşılması ve izahının yapılabilmesi birinci adımı teşkil eder. Bu konuda İmam-ı Gazali'nin tarihte oynadığı role karşılık çağımız güncel metod tartışmalarını kuşatıcı yeni bir dil ihtiyacı içinde olduğumuz açıktır. 

Büyük Doğu'da varoluşan tarzda -bedahat halinde- idrak edilen ve dolaylı olarak "eşya ve hadiseler"in doğurduğu meselelere verilen cevaplarda örtük olarak işleyen bu diyalektiğin hem tespiti hem de tezatsız bir biçimde izahının yapılabilmesi gerekir. Bu çerçevede Salih Mirzabeyoğlu'nun yazdığı "İBDA DİYALEKTİĞİ" adlı eser bahse konu alanda tek eser. Bu tespite bağlı olarak aşağıdaki husus;

"BD-İBDA'da DİYALEKTİK" ismini verdiğim bu çalışmada söz konusu eserin "bende" bulduğu karşılığı ifade etmeye çalışacağım. Dolayısı ile bizzat eserin mânâ ve muhtevasına dair daraltıcı ve sınırlandırıcı bir maksat içinde olamayacağım aşikâr. Bunu bu şekilde ifade etmekte şöyle bir yarar var; "Bu çalışmaya başlamadan önce görüştüm BD-İBDA bağlısı bir çok insana aynı soruyu yönelttim. BD-İBDA Diyalektiği neydi, nasıldı, nasıl izah ve şerh edilebilirdi? Fonksiyonu neydi, dolayısı ile ne bakımdan önemliydi vs.." 

Altından kalkılması zor ve hakkında söz söylemenin cesaret istediği böyle bir konuda takınılan çekinceli tavırları ilk zamanlarda makûl buldum. Fakat deyim yerinde ise soruşturmalarımın ilerleyen safhalarında fark ettim ki, aslında bu konudaki çekince konunun anlaşılmamasından ve üzerinde durulmamasından kaynaklanıyordu. Bölük pörçük ve bütünlükten kopuk kimi doğrulara rağmen genel manzara böyle idi. 

Bunun yanında yaklaşık 3 sene boyunca gençlerle yaptığım Büyük Doğu Sohbetleri'nde, bizzat kendimi bana BD-İBDA'ya nisbetle bir çok yönden teşhis ettiren bir yüzleşmeyi de yaşamıştım. 

Nihayetinde kıymetli dostum Özer Yılmaz'a bu konuyu ele alan bir çalışma yapmak niyetinde olduğumu söz konusu edince, gerekli uyarıları eşliğinde beni teşvik etti. Ben de artık -kendim için de- ertelenemez olan bu çalışmayı umumun istifadesine açık bir şekilde yapmaya niyet ve kast ettim. 

Rabbimin beni bu konuda muhafaza etmesini ve başarılı kılmasını niyaz ederim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder